Merhaba!

1995 yılında Kocaeli’nde dünyaya geldim. 5 yaşında bale ile başlayan spor yolculuğumu 9 yaşımda voleybol ile devam ettirdim. Bu yolculukta 15 sene boyunca profesyonel olarak hem DSİ Spor hem de İzmit Büyükşehir Belediyesi takımlarında oynama şansı buldum ve üniversite bitene kadar oynamaya devam ettim. Çocukluğumdan beri ailemin sağlıklı besleniyor olması ve sporla ilgilenmem bu mesleğe karar vermemin en büyük nedenlerinden oldu.

2013 yılında İstanbul Bilim Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nü kazanıp lisans eğitimim boyunca İstanbul, Kadıköy ve Şişli Florence Nightingale Hastaneleri, Academic Hospital ve Burhaniye Devlet Hastanesi'nde stajlarımı tamamlayarak 2017 yılında başarıyla mezun oldum. Hemen sonrasında akademik hayat hevesime dur diyemeden Yeditepe Üniversitesi’nde yüksek lisans programına başladım. 2020 yılında buradan da mezun olup “Uzman Diyetisyen” ünvanımı almış oldum.

Yüksek Lisans eğitimime devam ederken Emlak Konut Spor Kulübü’nde alt yapı ve A takım oyuncularına sporcu diyetisyenliği yaparak mesleğe ilk adımı atmış oldum. Hemen ardından Ataköy Dünyagöz Hastanesi’nde klinik ve mutfak diyetisyeni olarak göreve başladım. Birçok restorana sağlıklı menüler planladım. Kurumsal Beslenme Danışmanlıkları verdim. Voleybol hakemliği yaptım. Şu an birkaç şirkete kurumsal beslenme danışmanlığı hizmeti vermeye devam ederken, aynı zamanda “Uzman Diyetisyen Ecem Ersen Online Beslenme ve Diyet Danışmanlığı” sayesinde dünyanın her yerine uzakları yakın ederek danışanlarıma sürekli hizmet vermekteyim.

Beslenme danışmanlığı mottom her zaman “sürdürülebilir şekilde, aç bırakmadan sağlıklı olma bilincini kazandırmak” olmuştur. Hiçbir zaman ulaşamadığınız veya sevmediğiniz besinleri yemeniz için direterek, değişimlere kapalı bir diyetisyen olmadım ve olamam. Bence diyet, doğada bulunan tüm yiyeceklere bir şans vermek ve kendine iyi geleni bulmaktır. Ben de bu kendini bulma yolculuğunuzda sizlere eşlik eden ve destekleyen bir profesyonel olarak yanınızda olmaktan mutluluk duyuyorum.

Ailemi, işimi, dostlarımı, kedilerimi, sabahları erken uyanmayı, manzarada gün batımı izlemeyi, İtalya sahillerini, Barcelona’yı, kahve yerine çayı, hediye vermeyi, koşmayı, Fenerbahçe’nin basketbol maçına gitmeyi, mezeleri, mandalina ve limon kabuğu kokusunu, La Casa De Papel’i, mum ışığında müzik dinlemeyi, caz konserlerini, Bağdat Caddesi’nde yürümeyi, ağaçları yapraklarından tanımayı, yemek yapmayı, yeşil rengi, güldürmeyi, sarılmayı, Cumartesi akşamını, James Martin’i, ılık denizleri, sır tutmayı, kalabalık sofraları, takdir etmeyi ve paylaşmayı çoook seviyorum.